banner
ÇOCUKLUK HATIRALARIM - 1 DEDEM

ÇOCUKLUK HATIRALARIM (1964-1970)

Bölüm 1- DEDEM

 

Yıl 1964, aylardan nisan, günlerden cumartesi..

Güzel bir bahar günüdür, aile fertleri Kaldırım Mevkiinde, bağ da çalışmaktadır. Annem yüklüdür, hava alsın diye onu da getirmişler. Doğuma henüz 15 gün olmasına rağmen aniden sancılanır. Apar topar eşeğe bindirip köye getirirler.

Babam İhsan’ın ilk evladı, dedem Yusuf’un ilk torunu, amcam Arif’in ilk yeğeni olarak dünyaya gözlerimi açtığım o gün, mutlu geçecek çocukluğumun ilk günüdür.

 

Dedem ve ben 1964

 

Babam bir aylık askerdir. Henüz 18 yaşında olmasına rağmen en samimi arkadaşı Yaşar Candan ile birlikde askerlik yapmak için yaşını mahkemede iki yaş büyütür. Tarihin garip cilvesi babama celp geliyor, Yaşar amca 3 ay sonra askere alınıyor. Babam Hozat'dan acemi eğitimini tamamlayıp ayrılırken Yaşar amcanın olduğu otobüs geliyor. Camdan birbirlerine el sallıyorlar, birlikde askerlik bir dakika sürüyor.

Köydeki hatıralarım 1967 den itibaren Dedemle başlar..Ben Dedemin, Dedemde benim herşeyimdir. Hatıralarıma geçmeden önce Dedem Yusuf Özata’dan bahsetmek isterim.

 

1911 dogumlu olan Dedem henüz 5 yaşındayken babası 1916 yılında Doğu cephesinde şehit düşüyor. Annesi ve iki küçük kız kardeşiyle yetim kalıyor. Fakirdirler, çok zor geçen o günlerden sonra biraz büyüyünce ailenin sorumluluğunu üzerine alıyor, canla başla çalışıp kıt kaanat ailesini geçindiriyor.

4 yıllık askerliğini tamamlayıp, iki kız kardeşini evlendirdikten sonra kendisi evlenir. Amcam ve babam iki oğlu  olur. Mal yok, mülk yoktur. Köyün hali vakti yerinde olanların gündelik işlerini yaparak geçinmektedir.

Ta ki 1955 senesine kadar..

O yıl İstanbul'da yaşayan akrabamız Hüseyin dayı (Camızın) köye ziyarete gelir.

 Amcam ilkokulu yeni bitirmişdir. Bizde otururken, “ben bu oğlanı İstanbul'a götüreyim, orada hem okusun hemde çalışşın ” der.

Dedem de razı olur. Cebindeki son parayı amcama verir. “Oglum oku, çalış kendini kurtar“ der. Amcam 14 yaşında İstanbul yollarına düşer.

Aradan 5,6 ay geçer..

Dedem Kolonkıranın Halil'in inşaatında sırtında taş çekmekdedir.

Ürgüp’den gelip ayda bir köye uğrayan posta memuru yaklaşırken bağırır..

“Yusuf ağa havalen var” diye. Dedem bir şey anlamamıştır, “havale ne” diye sorar.

“Oğlun İstanbul'dan para göndermiş” der postacı..

Dedemin gözleri dolar, ellerini acıp şükür eder ve sırtındaki taş taşıdıgı çuvalı çıkartıp yere vurur.. O günden sonra hiç el işinde çalışmaz..Yeni bir hayata başlamıştır.

 

Amcam 1955 İstanbul

 

 Dedemin okuma yazması yoktu fakat hesap işlerinden çok iyi anlar,parayıda pek severdi. Bütün kıtlık görmüş eski insanlar gibi tutumluydu. Bir istisna hariç, Yücel dedimi akan sular durur, her şey önüme serilirdi. Anam (Babaanneme Ana derdim) eline geçen en küçük bir bez parçasını bile duvarın bir deligine sokup, “ilerde lazım olur belki“ dedigini hatırlıyorum.

 

Ben 1965

 

 

 

Babam iki yıllık askerlikden sonra annemle birlikde İstanbul'a Amcamın yanına çalışmaya gider.Bütün ısrarlarına rağmen dedem beni onlara vermez. “Ben büyüteceğim, ben okutacağım” der..

Kış gelince Dedemle İstanbul’a gider, 1 ay kalır köye dönerdik. Anam  İstanbul’u hiç sevmediği için mecbur kalmadıkça gitmezdi.

 

Ben ve Dedem 1966 İstanbul

 

4 yaşına geldiğimde dedem nerde ben ordaydım. Gittiği her yere beni yanında taşırdı. Bir dediğimi iki etmez anında yapardı. İstanbul'dan amcamın getirdigi köyde ilk olan üç tekerlekli  bisiklete sahiptim. Dükkanların önüne çıktığım zaman  koca koca cocuklar “bir bineyim” diye etrafımda fır dönerdi. En çok Hikmet abimi bindirirdim ( Hikmet Karaca, Nazmi dayımın oglu 1981 yılında 26 yaşında Almanyada trafik kazasında vefat etti)

Köyde 2,3 kahvehane vardı fakat kış aylarında açmazlardı. Çok odun, tezek yaktığı için galiba. Kış akşamları köyde 2,3 kişi kendi evinde odasını açar, iyice ısıtır, akşamlarıda erkekler orada toplanırdı. Bizde Dedemle Kavas'ın  kaya dam olan odasına giderdik. Her gelenin cebinde bir keskiç (köy tandır ekmegi) olurdu, gelince sobanın üstüne kor, iyice gevretir ve çay ile yerdik.

 

 

 

Dedemin seyyar bulgur değirmeni vardı. Önce bizim köyün kaynatılmış buğdayını pilavlık olarak öğütür sonra çevre köylere giderdik. Gece yarısı kalkar değirmeni eşeğe koşar yola düşerdik.

Bir gün Çökek köyüne sabahdan vardık, köy meydanına değirmeni kurduk. Bulgurunu çektiren kadın çuvalını sırtlayıp gidiyor. Öğlen oldu, ikindi yaklaştı açmısınız susuzmusunuz diye soran yok. Dedem birden motoru durdurdu, hanımlar siz biraz bekleyin ben köye gidip bi karnımı doyurup geleyim dedi :)

“Amanınnn gız bunlar açıkmış” diyen, kimi yumurta, kimi ekmek, kimi domates getirdi karnımızı doyurduk.

 

Dedem aynı zamanda aşıktı. İsteyene anında bir dörtlük söylerdi. Özellikle köyün genç kız ve gelinleri “Yusuf dayı hadi bana bir türkü söyle” dediklerinde, huyuna-suyuna,boyuna-posuna,güzelliğine-çirkinliğine cuk oturan bir dörtlük anında patlatırdı.  Hoşuna giden “ağzına sağlık” der, gitmeyende somurturdu.

 

Dedem, Mulla Memet (Mehmet Zengin),  Yahya (Altacı),  Garafakının Hacı ( Hacı Mustafa Candan),  Hacı Emminin Hasan ( Hasan Karaca), Teyyare ( Halil Zofta), Bozcalı Ömer (Ömer Altacı) çok samimi arkadaştılar.

 Özellikle Garafakının Hacı dayı çok şakacı, espri seven bir adamdı. 4-5 yaşlarında, beni, Çökekli Ali hocanın oglu Orhan ve Hasan Hüseyin (Hüseyin Karaca) bir arada görünce, “gelin lan buraya çıkartın bakıyım çükünüzü, kim akıtıp burnuna değdirirse 50 kuruş var” derdi. Bizde işi gayet ciddiye alıp,canla başla ugraşırdık ki degsin. Hasanüsüyün, küçük, zayıf, çelimsiz zaten kafasını eğse değdirecek gibi durdugu için hep o kazanır, 50 kuruşu alırdı.

Hiç unutamadıgım hala içimden büyüyen bir anımda, bir gün Hacı dayı Kösenin kahvenin önünde oturuyor. Dedem de Üsüyün dayının dükkanın önünde. Hacı dayı beni yanına çağırdı, kulağıma, “dedene iyi bir tokat atarsan sana gazoz alacağım” dedi. Dedemin yanına vardım, “dedeee” dedim, “eyyy oğlumm” dedi.

Bu arada dedeme şak diye bi Osmanlı tokatı yapıştırdım. Dedem “vayy avradı …” diye ayaklandı, hemen Hacı dayının yanına koştum. Dedem hiç kızmazdı, kızmıştı, demek ki kötü bir şey yapmıştım. O hırsla Hacı dayıya da okkalı bir şamar patlatıp hemen dedemin yanına koştum, dedemin öfkesi geçmiş, “aferin oğlum, işte böyle olacan” diye köylülerle birlikde kahkahalarla gülüyordu.

 

Babam ve ben 1969

 

Dedem , düğünlerin ve eğlencelerin aranan simalarındandı.Halay başı çeker, deveci oyununu oynar,türküler yakardı. Deveci oyununu ilk gördügümde sahi deve zannetmiş, sonra içindeki merdivene tutunmuş iki adam çıkınca öyle şaşırmıştımki.. Hatırladıgım ilk düğün Patat Memetin Ekremin düğünü. Dedem doktor olmuş, sırtında çantası, yanında ben köyde oda oda dolaşıp hastalara bakıyor, bir iki yerini elledikten sonra ona bir dörtlük söyleyip iyileştiriyordu.

 

“Kaya dibinde yatmışın

Kurbağadan korkmuşun

Kurbaga senin emelin

Ölde kaya dibine gömelim”

 

 

 

Sevgili okur, geçmişlerime Rahmet dileyip, bir Fatiha okursanız, hatıralarımı yazmaktaki amacıma ulaşmış olurum. Allah sizden razı olsun.

 

İkinci bölüm – İlk Okul da buluşmak dileğiyle kendinize iyi bakın ve sevin..



Yücel Özata
Okunma Sayısı: 1781


3.149.254.25








  Nurullah Karagöz

Çok duygulanarak okudum.Cocukluguma gittim.Yusuf dayimin Mekani Cennet olsun.Sizleri de cok ozledik.Ankara’dan Kucak Dolusu selamlar......*** Ve aleyküm selam. Nurullah 40 yıl sonra burada karşılaşmak ne güzel tesadüf, çok sevindim. Sağolasın. Malesef Dedemi ve Karagöz dayıyı kaybettikden sonra ilişkiler koptu, görüşemez olduk. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle.. Saygılar, sevgiler, selamlar. *** Yücel ***

  Maksut Sarı

Güzel anlatmışsın Yücel, okurken gözlerimin önüne geldi yaşadıkların. Devam!

  Ali can

Hay Allah razı olsun emeğine yüreğine sağlık harika olmuş abi Allah rahmet eylesin geçmişlerimize

  Ali Alper

Yokluk içinde bir çocukluk. Bizlerde aynı

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Admin den Açıklama
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Memduh Bulut
İlk arabayı MUSTAFA BULUT ve HASAN KARACA getirmiştir sene 1964 bilginize

Sofular genclik
Cok güzel olmuş ama cok kişiyi tanıyamadık site İcin Teşekkürler ZEMİ

Ragıp naz
Abim çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun böy güzel bir site yapdığından dolayı eline sağlık


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler

 

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır.


Top