banner
BADEM HIRSIZLARI

 

BADEM HIRSIZLARI

 

Bir gün, öğlen, dükkanların önünde oturuyoruz.
Dükkancı Üsüyün dayının İbram (İbrahim Bekgöz) Hasanüsüyün (H.Hüseyin Karaca) ve ben.
İbram benden 2,3 yaş büyük. Hasanüsüyünde bir yaş küçük.


İbram dedi ki, karşı senirda Ahrazın Recep'in bademler bi olmuş, hadi gidek, yiyek.
Hasanüsüyün kem küm etti ama biz kalkınca o da geldi.

Köyün karşısı, iki Km. Bademlere yaklaşırken arkamızdan bir ses geliyor
"looo bademlere dokunmayın, varırsam bacaklarınızı kırarım" diye.
Döndük baktık, Recep dayı kendi evinden el, kol sallayıp bağırıyor.
İbram "lan bizi nereden tanıyıp, gelip yakalayacak, yürüyün" dedi.
Yürüdük.

Badem ağacına çıktık. Hem yiyor, hem cebimize dolduruyor, beğenmediğimizde aşağı atıyoruz.

10-15 dakika sonra, 100 metre ilerden Recep dayı tepeyi aşmış elinde tek kırma geliyor.
İbram "lan geliyor kaçın" demesiyle kendisini küt diye aşağı bıraktı.
Arkasından ben. Hasanüsüyün inemedi, başladı ağlamaya.
Biz İbram ile son sürat kaçıyoruz.
Recep dayı Hasanüsüyünün elinden tuttu, arkamızdan geliyorlar.
Dik yamaçtan imam deresine inerken yarı yolda büyük, derin, karanlık bir mağara var.
Oraya girip en dibe saklandık. Biraz sonra mağaranın ağzına geldiler.
"lan burdasınız biliyorum, çıkın" diyor. Blöf mi yapıyor, bizi gördü mü bilmiyoruz, biz de çıt yok.
Oturdu, bir sigara yaktı, iki dakika sonra

"ya şimdi çıkın, yoksa varır, ikinizi de öldürür, oraya gömerim" dedi.
Ben de cıvatalar gevşedi, ben gidiyorum dedim,  çıktık dışarı.
İbram'a bir tokat patlattı, ne de olsa elebaşımız o :)
Tek kırmayı doğrultup bizi önüne kattı.
Dereye inince, yanında getirdiği sicimle bizi kollarımızdan birbirimize bağladı.
Önde İbram, ortada ben, arkada Hasanüsüyün ve Recep dayı. Başladık köye doğru yürümeye.
Hasanüsüyün arkadan basıyor küfürü "lan İbram, ağzına sı...m hep senin yüzünden"

İbram'da çıt yok.
Recep dayı olmasa, Hasanüsüyünü bir lokmada ham diye yutacak.

 

Bizi kendi evine getirdi, Ibram la beni ahıra koydu, kapıyı iyice bağlayıp,
Jandarma getireceğim deyip hasanüsüyünüde alıp gitti.
İki döver, söver bizi bırakır diye umuyorduk. Jandarmayı duyunca bizde bet beniz attı.

Kaldık İbram ile baş başa, artık kesindi bizi Jandarmaya verecekti.
Korkudan, sinirden ahırda dolanıp duruyorduk. Bu arada ahırda 4,5 tanede tavuk var.
Bir tanesi durmadan ortalarda dolanıp gak, guk ötüyor.
Ötmüyor, sanki pis pis bize gülüyor. Zaten sinirlerimiz gerilmiş.
Bir ara Ibram kaskatı kesildi, gözleri büyüdü, meger pusuya yatmış.
Uçtuğunu gördüm, yerde debelenip durduğunu da. Ne yapıyor bu manyak derken.
Ayağa dikildi. Bir elinde tavuğun başı, öbür elinde gövdesi.
Zafer kazanmış Gladyatör gibi sallıyor.
Bir şey desem tavuğu bırakıp bana saldıracak. Gözleri hâlâ fıldır, fıldır dönüyor.
Zaten suçumuz büyük, badem hırsızlığı, üstüne bir de cinayet. Artık bu yol idama kadar giderdi.
Sakinleşince, tavukların içmesi için su varmış, onunla elini yüzünü yıkadık.
Aklıma dahiyane bir fikir geldi, "tavuğu saklayalım" dedim.
Köşede çubuklar falan varmış onun altına gömdük.

 

Bir saat sonra Dedem ile Recep dayı geldi, beni Dedeme teslim etti.
İbram iki, üç saat daha kalmış orada.

 

Öbürsü gün Recep dayı kahvelerin önünde beni yakaladı, kulağımdan tuttu.
"lan dünden beri tavuğun biri yok, bir şey mi yaptınız" dedi.
Valla billa ben yapmadım, İbram yaptı dedim :)
Üsüyün dayının dükkana doğru gitti...

 

 



Yücel Özata
Okunma Sayısı: 1307


18.216.104.106








  Hüseyin Baysal

Seni yaramaz seni......

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Admin den Açıklama
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Memduh Bulut
İlk arabayı MUSTAFA BULUT ve HASAN KARACA getirmiştir sene 1964 bilginize

Sofular genclik
Cok güzel olmuş ama cok kişiyi tanıyamadık site İcin Teşekkürler ZEMİ

Ragıp naz
Abim çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun böy güzel bir site yapdığından dolayı eline sağlık


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler

 

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır.


Top