banner
SIHHİYE: MUSTAFA NAZ

Açıklama: Dostlar, açıklamayı başa aldım ki yanlış anlamalar olmasın diye. Ben ne bir gazeteci ne bir yazar ne de Edebiyatçıyım. Kendini nimetten sayıp burada bir şeyler karalayan bir köylüyüm sadece. Bugün ilk kez bir biyografi ile karşınızdayım hatamız kusurumuz olursa affola.
Hayde bismillah deyip başlayalım.

 

Bölüm 1

 

 

Vefa bazen bir Fatiha bazen küçük bir yazı, bazen de rahmetle anılmak ve hatırlanmaktır.
İlkokul diploması bile olmayan, 53 yıllık kısacık ömrünün 30 yılını DOKTOR ünvanı ile sürdüren, kendini insanların ağrılarını dindirmeye adamış, geriye ev, araba servet bırakmadan giden, bir güzel insan sıhhiye MUSTAFA NAZ.

 

SIHHİYE MUSTAFA NAZ

 

1926 yılında Ürgüp Sofular köyünde dünyaya gelen Mustafa henüz 6 yaşındadır.
Kışın dondurucu soğuğunda son zamanlarda her zamankinden daha hasta olan annesinin yattığı odanın kapısını yavaşça aralar. Annesi yer döşeğinde yatmakta, babası Mehmet hoca baş ucunda Kuran-ı Kerim okumaktadır. Sessizce bir köşeye oturur. Annesinin karnı iyice şişmiş derin derin inlemektedir. Duasını bitirip ayağa kalkan babası Mustafa'nın gözlerinden süzülen yaşları görüp "üzülme oğlum, anan iyi olacak" der ve dışarı çıkar. Tabii iyileşecek anam der Mustafa içinden. Köyün bütün hastaları gelip babama okunuyor köyün imamı olan babamda onları iyi ediyor anamda iyileşecek diye geçirir içinden. Sürünerek sessizce annesinin yanına varıp ellerini tutar. Tanıdık bir koku duyan annesi sarı saçlı ela gözlü Mustafa'sının yüzünü saçlarını okşar göğsüne bastırır.

 

Ertesi sabah evde sessiz bir çığlık vardır. Annesi Hatice genç yaşında cennete nail olmuştur.
Cenaze evden çıkarken Mustafa "Annemi nereye götürüyorsunuz, götürmeyin" diye feryat figan etmektedir. 6 yaşındaki Mustafa'yı ve üç yaşındaki kız kardeşi Fatma'yı bir odaya kapatırlar.
Mustafa bir yolunu bulup kapatıldığı odadan kaçar. Karda kışta çıplak ayak cenaze alayının arkasından koşmaya başlar. Yolda ayağı takılır çamurun içine düşüp kafasını bir taşa vurur ve orada bayılır. Geri dönmek de olan cenaze alay Mustafa'yı bulup eve getirir. Yur yıkar, sarar sarmalar yatırırlar Mustafa'yı. Uyandığında karnı ağrıyordur.

 

Ciğerlerini üşütmüş olan Mustafa ömür boyu çekeceği dertle o gün tanışır. Devamlı karnı ağrıyan Mustafa'ya babası okur üfler, kadınlar bu tutarca deyip üzerinden atlarlar fakat hiçbir faydası olmaz. Aradan 6 ay geçer. Üzüm zamanı tutulan dört küfe üzüm ve iki eşekle çıkılır yola. Kayseri'de üzümler satılıp Mustafa doktora gösterilecektir. Açılışı 14 Ekim 1924'te Gazi Mustafa Kemal tarafından törenle yapılan Gültepe'deki Memleket Hastanesine giderler.

 

Doktor Mustafa'yı muayene eder iğnesini vurur ilaçlarını verir. Mustafa'yı sevmiş, kanı ısınmıştır. Onunla şakalaşır "Mustafa benim oğlum olur musun?" diye takılır. Babası Mehmet hocayı bir köşeye çekip " Mustafa'nın hastalığı ciddi, onu iki ay sonra muhakkak tekrar görmek istiyorum bu sürede iyi bakın" deyip kendi muayenehanesinin kartvizitini verir.

 

Doktor, Haydar İsmail Gaspıralı dır. Türk dünyasının büyük düşünce adamlarından Kırım Tatarı, yayıncı, eğitimci, politikacı ve reformcu İsmail Gaspıralı'nın (1851 - 1914) oğludur. Babasının ölümü ve 1917 Bolşevik İhtilalinden sonra 1919 yılında Türkiye'ye gelip Mekteb-i Tıbbiye de öğrenim görmüş ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği ilk doktorlardandır. Şark hizmetini yapmak üzere geldiği Kayseri'de süresi dolunca ayrılmayıp kendi özel muayenehanesini açarak hizmete ve aydın kişiliği ile halkı aydınlatmaya devam etmiştir.

 

1930 YILI KAYSERİ, HENÜZ SOYADI KANUNU ÇIKMADAN ÖNCE DR. HAYDAR MUAYENEHANESİ

 

İSMAİL GASPIRALI                                        DOKTOR HAYDAR İSMAİL GASPIRALI

 

Kayseri lisesinde Felsefe Öğretmeni olan hanımı Nazlı Gaspıralı, sert, disiplinli, otoriter kişiliği ile tam bir Osmanlı kadınıdır. 19. yüzyılın bütün padişahlarına yüksek mevkilerde hizmet veren General, Senatör, Bakan, Vali, Vezir, Asker, Diplomat, Bürokrat Mehmet Namık Paşa’nın (1804 -1892) torunudur. Yedi yıldır evli olmalarına rağmen çocukları olmamıştır.

 

Doktor Haydar akşam eve gelince karısına o gün hastahaneye bir köylü çocuğunun geldiğini sarışın olmasından dolayı Kırım Tatarlarına benzediğinden mi nedir çocuğu çok sevdiğini anlatır. Nazlı hanım merak eder. "Madem yine gelecek, gelince çağır bir de ben göreyim" der.

 

Mustafa'nın ağrıları hafiflese de tamamen geçmemiştir. Mehmet hoca Mustafa'sını bir müddet sonra doktorun muayenehanesine götürür. Mustafa'yı muayene eden doktor Haydar onunla sohbet edip, şeker çikolata ikram eder. Hayatında ilk kez çikolata yiyen Mustafa mutludur.

Doktor Mehmet hocaya çocuğunn müşahede altında tutulup iyi bakılması gerektiğini ifade ederken orada bulunan Nazlı hanım direkt söze girerek " Hoca efendi bu çocuğu bize evlatlık ver. Biz bakar, büyütür, okuturuz" der. Asla, olmaz, katiyen diyen Mehmet hoca, doktor ve Nazlı hanımın ısrarı karşısında yumuşar. Çocuğunun geleceğini de düşünmek zorundadır. İçi kan ağlayarak "Tamam" der. Doktorun zorla "yol parası" diye eline sıkıştırdığı zamanın büyük parası 5 lirayı cebine koyup köyüne döner.

 

Doktor, hanımı, Mustafa çarşıya çıkarlar yeni elbiseler, oyuncaklar alınıp eve dönerler. Odası gösterilip "Mustafa burası artık senin odan" denir. Daha dün patiskadan bir entari ile köyden çıkan Mustafa'nın bugün hizmetçileri olan bir evde kendisine ait bir odası vardır. Akşam olup yatmaya geldiğinde entarisini çıkartan Mustafa çırılçıplak kalır. Öylece yatağa girip her zaman yaptığı gibi kirpi gibi toplanıp yatar. Yatağın üzerinde yeni alınan pijama vardır fakat nereden bilsin Mustafa yatarken pijama giyildiğini. Daha sonra yoklamaya gelen Nazlı hanım pijamasını giydirir ve ilk emrini verir "Bir daha asla böyle toplanıp yatmayacaksın, yoksa boyun büyümez" dedikten sonra iyi geceler dileyerek odadan çıkar.

 

 

İkinci bölüm: Kayseri ve köye dönüş.. Yakında.

 

 

Not: Bu yazıya yapmış oldukları katkıdan dolayı; Hatice Özata (kızı) Yusuf Naz (kardeşi) Ragıp Naz (oğlu) a teşekkür ederim.

 

 

 

 

 

 

 

 



Yücel Özata
Okunma Sayısı: 1794


18.117.78.87








  Ersin Bulun

Daha sonra ismi Devlet hastanesi olan hastane ise orada bende görev yaptım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Admin den Açıklama
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Memduh Bulut
İlk arabayı MUSTAFA BULUT ve HASAN KARACA getirmiştir sene 1964 bilginize

Sofular genclik
Cok güzel olmuş ama cok kişiyi tanıyamadık site İcin Teşekkürler ZEMİ

Ragıp naz
Abim çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun böy güzel bir site yapdığından dolayı eline sağlık


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.
Günlük Gazeteler

 

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır.


Top