Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Bana göre, çok zor zamanlarda olsa, eskiden her şeyin tadı tuzu vardı.
Yemeklerin, samimiyetin, komşuluğun, dostluğun, bir arada yemek yemenin, hâl ve hatırların sorulmasının, örf ve adetlerin..
Aklımda kalan, hatırlayabildiklerimi önce köydeki faaliyetlerden başlayıp, burada sizlerle paylaşacağım.
YOL
Kayseri'ye bağlı olan Ürgüp, 1954 yılında Nevşehir il olunca Ürgüp'de Nevşehir'in ilçesi yapıldı.
İdari merkez Nevşehir olsa da, ticaretimiz, alış verişimiz hep Kayseri de yapardık.
Tabii o zamanlar köyde bırakın vasıtayı yol bile yok.
Ürünlerimizi ya çift küfe yüklediğimiz eşekle Kayseri'ye taşır ya da şimdiki Nevşehir-Kayseri oto yolunun Karakaya köyüne ayrılan yerdeki düzlüğe biriktirir, oraya gelen kamyona yüklerdik.
1957 veya 1958 yılında muhtar Mustafa Can zamanında köye ilk araba yolu yapıldı.
Kaldırım tarafı ve İbrahan tarafından tek arabanın geçebileceği toprak yol açıldı.
Mezarlıkların etrafına duvar çekildi.
Muhtar Mustafa CAN ( 1920 - 1981 )
Aynı zamanda eniştem olan muhtar Mustafa Can (Kabakcı) dan bahsedeyim biraz.
Çok disiplinli ve adil bir insan olan muhtar, köyde bir haksızlık olduğu zaman, dayı,emmi, eş, dost.. Akraba dinlemez basardı cezayı. Bununla ilgili bir anımı anlatayım.
İnekleri sığıra sürüyoruz fakat danalar evde kalıyor.
Biz de bağa bahçeye giderken at, eşekle birlik de danaları da götürüyoruz, yayılsın diye.
Genç hayvan yerinde durmuyor. Hopluyor, zıplıyor, kaçıyor illaki birisinin bağına, bahçesine, sebzesine zarar veriyor.
Şikayetlerin çoğalması üzerine muhtar karar aldı ve bir akşam her mahallede tellal çağırttı.
"Ey ahali, duyduk duymadık demeyin. Bundan sonra danalar evde kalacak, araziye çıkmayacak "
Ertesi sabah bağa gidiyoruz atı eşeği çıkartım. Abi danayı da çıkartayım mı dedim, çıkart dedi.
Bizim evin altında evi olan eniştem danaları görünce, evinden bağırdı.
" Kayınbirader akşamki tellalı duymadın mı? Oyunbozanlık yapma, sok danaları içeri" dedi.
Ağabeyim ve emmim İbrahim Yiğit lafını dinlemedi, danaları da alıp bağa gittik.
Akşam eve döndükten biraz sonra köy bekçisi gelip makbuzu elimize tutuşturdu.
15 lira ceza, çok büyük para, günlük yevmiye 75 kuruş, hesaplayın.
Ağabeyim ve emmim, kızdı, bağırıp çağırdılar, küplere bindiler, çare yok, ödediler.
Daha sonra bir haksızlık olduğu zaman, uzun yıllar köy odalarında anlatılırdı, ah Kabakçının muhtarlığı zamanında olacaktı ki.. diye.
FIRINCI TÜNELİ
Köyünn önünden akan su az olduğu için kaldırım mevkiindeki bağları sulamaya yetmiyordu.
1962 yılında kışlacık deresi ile köy arasında tünel kazıp suyu bu tarafa akıtmayı düşündeler.
Fırıncı tarafından Mustafa Softa, Ömer Aydın köy tarafın Halil İbrahim İşcan, Bekir Işıldak kazmaya başladılar.
Bozca köyü, suyumuzu kesiyorlar diye mahkemeye başvurdu. Mahkemede durdurma kararı aldı.
Karar verildi, çare Ankara'da aranılacaktı.
Ağabeyim, muhtar ve iki kişi daha heyet olup Ankara'ya ağabeyimin yakından tanıdığı Prof. Dr. Ragıp Üner ile görüşmeye gitti.
Prof. Dr. Ragıp Üner, 1960-1980 yılları arasında TBMM de, Senatör, Nevşehir Milletvekilliği, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, İç işleri Bakanı olarak görev almış çok değerli bir hemşerimiz.
Ağabeyim ona olan saygı ve sevgisinden 1966 da doğan oğluna Ragıp ismini verdi.
Bu görüşmeden sonra mahkeme kararı kaldırıldı. Aradan bir yıl geçmişti.
1963 güzü tekrar aynı kişiler tarafından tünel kazımına devam edildi.
İlerledikçe içerdeki idare lambalarında zeytinyağı yakıldı. Öbür yağlar insan sağlığına zarar veriyor.
Muhtar, içerdeki hışırı el arabası ile dışarı çıkarması için her gün 4 imece yazıyordu.
Çalışanların öğlen yemeğini köy halkı karşıladı.
Tünel bittiğinde, köyde, pekmez, çökelek, üzüm de bitmişti.
Hızlı bir çalışma ile 1964 baharı su köyün önünden akmaya başladı.
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.
ŞARAPHANE
Ürgüp Üzüm ve Mamulleri Tarım Satış Kooperatifi 1958 yılında Nevşehir ve Avanos Kooperatifleri ile birleşerek.
TASKOBİRLİK adını aldı. Ürgüp'deki Şaraphaneye ilaveten, Ulaşlı, Çökek, Sofular 3 köy arası diye Çökek köyüne de Şaraphane yapıldı.
48 Ülkenin katılımıyla Ürgüp'de yapılan Şarap festivalinde, Çökek TASKOBİRLİK mahzeninde bulunan bizim köyün üzümü sirke ve şarap kategorisinde birinci geldi.
Çok kaliteli üzüm olduğu söylendi. En çok TASKOBİRLİK üyesi de bizim köyde bulunuyordu.
Yanlış hatırlamıyorsam o zamanki TASKOBİRLİK başkanı Ürgüp'lü Kütüphaneci Mustafa efendi bizim köyde de özellikle sirke üretmek için şaraphane açmak istedi.
Köye yer bakmaya geldiklerinde Mustafa İş (ede) şimdiki şaraphanenin yerini gösterdi.
Çok beğendiler. Harika olur dediler.
Köy halkı şimdiye kadar hiç olmadığı kadar birlik, beraberlik tutkuyla, köyde ne kadar kaya kesmesini bilen varsa, işe koyuldu.
O zaman benim de Reis ile ortak 401 Fiat Traktörüm var. Para pul istemem, çıkan hışırı taşırım dedim.
Çocuk, kadın, erkek hummalı bir çalışma başladı.
Bir gün köye Hürriyet gazetesinin muhabiri geldi. Reportaj yapıp resimler çekti.
Ertesi gün ki Hürriyet gazetesinin başlığı: Ürgüp Sofular Köyü 7 den 77 ye seferber olmuş çalışıyor.
3-4 ay gibi kısa sürede yapımı tamamlandı.
Bu arada ben çıkan hışırı Traktörle derelere taşırken, bir gün yanıma TASKOBİRLİK yönetiminde olan Çökek köyünden Kör Halil geldi.
Benden nüfus cüzdanımı istedi, ben de çıkarıp verdim. Ertesi gün geri verdi. Ne ben sordum, ne o söyledi.
Yaşım dolup emekliliğe müracaat ettiğimde gördüm ki sigorta başlangıcım o tarih de yapılmış.
Allah ondan razı olsun. Bu çocuk efendi birine benziyor, parada almıyor diye beni 3 aylık sigortalı yapıp primlerini ödemiş.
Köyde üzüm telaşı
Gelecek bölüm: Suyun hikayesinde buluşmak üzere, Allah'a emanet olun.